7 Aralık 2011 Çarşamba

Baltık Ülkeleri Part 2 : Letonya!

Eveeeet, geldik 2. ülkemiz ve benim de büyük aşkım olan Letonya'yaaa :) Letonya'yı özellikle de başkent Riga'yı bi başka severim.. Günübirlik gitsem dönüşte yine de gözlerim dolar, o kadar yani :)



1201 yılında kurulan ve 90ların başında bağımsızlığına kavuşan Letonya yaklaşık 2,5 milyon nüfusa sahip.. Ülkede Letonca konuşuluyor ve tıpkı Litvanya gibi Letonya da AB üyesi olmasına rağmen kendi para bitimi olan lats'ı kullanıyor.. Bu, neredeyse poundla yarışacak değerde bir para!! 1 lat neredeyse 3 TL ye denk!! Yani Litvanya'daki gibi har vurup harman savurulmuyor burada ne yazık ki! (laf aramızda yine de ben indirimlerden çok güzel parçalar kaptım burdan kih kih :p ) Başlıca geçim kaynakları kerestecilik imiş..

Halk çok sıcakkanlı.. İnsanlar ya zengin ya da Hermes kemerler çantalar bedava dağıtılıyor!! Her genç kızımızın şortuna iliştirilmiş bir H gördüm nerdeyse!!!

Letonya'nın başkenti olan Riga da diğer Baltık şehirleri gibi eski ve yeni kısımlardan oluşuyor.. Old Town tek kelime ile büyüleyici! Şehrin merkezi sayılıyor.. Yapıların tamamı aslına uygun olarak korunmuş veya inşaa edilmiş.. Restorant ve eğlence mekanları Old Town'da olduğu için şehrin turistik bölümü burası.. 1,5-2 günde tamamı gezilebilecek, şirin, çok temiz ve kültür seviyesi yüksek insanların oluşturduğu bir yer.. Öyle ki okur yazar oranı %99 küsür!!!

Çevrede görülmeye değer bir Sigulda var, bir de Jurmala.. Bu iki yer ile ilgili fotoğraflarımı ne yazık ki pc ye aktarmak mümkün olamadan silindi :/ Sigulda, Litvanya'da anlattığım Trakai tarzı bir kalenin bulunduğu, doğasıyla büyüleyen bir ulusal park.. Jurmala ise, sahil kasabası.. Şirin ama denizi girilesi değil :)

Gelelim yine benim penceremden çevreye :)


Öncelikle Riga'nın tarihi merkezinin 1997 yılında UNESCO Dünya Mirası listesine eklendiğini belirtmek istiyorum..



Sokaklar yine arnavut kaldırımı.. Ve gariptir ki geceleri türeyen bir karış iğne topuklu hanım kızlar bir kez tökezlemeden tıngır mıngır yürüyor bu yollarda! Gel de kem gözle bakma!!! :p Burası Old Town'da bir sokak, binalar misler gibi.. Ve pahalı.. Fakat durum diğer yerler için aynı değil ne yazık ki, paspal denebilecek evler çoğunlukta..



Bu, özgürlük meydanlarındaki özgürlük anıtları.. Bi kadın ellerini havaya kaldırmış, avuçlarında 3 tane yıldız tutuyor.. Bu 3 yıldız Letonya'nın 3 bölümünü simgeliyormuş yapıldığı dönemlerde ama günümüzdeki ülke 4 bölümden oluşmakta..



Muhteşem Opera Binalarının hemen karşısından başlayan bu park, şehir boyunca ilerleyen nehirin çevresini süslüyor.. Her taraf yemyeşil ve huzurlu..


Annelerin hep genç olduğu (ya da genç göründüğü!) ülkede, parkların her köşesinde böyle seyredilesi tablolar ve beyaz beyaz bebekler görülüyor :)



Litvanya'da aç kalınca burda temkinli davrandım ve bizi ve yemek kültürümüzü iyi tanıyan, More Travel Riga yetkilimiz olan sevgili Svetlana'nın önerisiyle, hemen hemen her yerde bulunan Lido'ları seçtim yemek için.. Bu fotoğrafta görünen şehrin en büyük Lido'su olmasının yanında Avrupa'nın da en büyük ahşap yapısı olma ünvanına sahip!! Çeşitler diğer Lidolarla hemen hemen aynı ama bunda daha rahat ve bol çeşit var gibi.. Her çeşidin porsiyon fiyatı önünde yazıyor.. İstediğiniz yiyecekten (aşçıların verdiği porsiyonlular hariç, salata, meyve, sebze vb) istediğiniz kadar alıyorsunuz tabağınıza.. Fiyatlar son derece uygun..



Eğer giderseniz, Ananaslı tavuklarını denemelisiniz!! Tabağın solundaki :) Sağdaki bildiğiniz patates püresi :) Harika bir lezzet!


Araç fiyatları Türkiye'dekinin neredeyse yarısı.. Vergiler düşük ve herkesin altında çok iyi bir araç var!..


Ama benzin için aynı şeyi söyleyemicem ne yazık ki.. Bizdeki kadar olmasa da yine de pahalı benzin..



Riga sokaklarında gezerken birden İstiklal Marşı duyarsanız şaşırmayın!!! Tüyleriniz ürperebilir, onda serbestsiniz tabii :) Zira benim öyle oldu :) Binlerce km uzakta, Türkçe konuştuğunuzu duyunca çalmaya başlayan milli marşınız.. Çok duygulandırıyor insanı :) Öğrenmişler işte.. Artık bahşiş için mi bilemiyorum :p videomun sonu çok saçma olmasaydı onu da ekleyecektim :))

Ben neler yaptım tarihi mekanları gezmek dışında :



tabiiki -makus talihim- boş durmadım orda da çalıştım :/ (More Travel 'ın bir şubesi de orada..)



Dostlarım için Riga'nın geleneksel içkisi olan Balsam depoladım.. Öyle ki valizim limiti aşabilir korkusu ile ayakkabılarım için ayrı bir el bagajı yaptım.. Riga Black Balsam adlı bu özel içecek, 40 küsür çeşit bitki içeriyor, zehir gibi acı tadına rağmen seviliyor ve grip neyin olunca şifa niyetine de içiliyor :) Ama kahveye katınca da pek bi güzel çakırkeyf yapıyor :p



Bir akşam evde kalıp çalışmayı tercih ettiysem de abimin "Riga kızlarını gece görmezsen Riga'yı gördüm diyemezsin" demesi üzerine kalkıp zoraki süslendim, püslendim, onlara inat topuklularımı ayağıma geçirdim!



Ne var ki sadece bir sokak dayanabildim ve bir taksi çevirerek bir otelin 26. katındaki "Skyline Bar"a gidip, muhteşem şehir manzarası eşliğinde bişiler yudumladım.. Burası 2 tarafı cam duvarlarla çevrili, akşamüstü gidildiğinde şehrin tüm güzelliğine seyir imkanı veren, hoş ve şık bir bar.. Fiyatlar makul..



Şehrin en ünlü ve büyük gece klübünü ziyaret ettim.. Hatun kişileri görmemek için kafam yerde gezdim! Ki zaten göremezdim boyum bacakları kadar kaldığı için!!! Sinirlendim! :p



Bu yarı Türk yarı Leton yakışıklısına aşık oldum! :)) Hatta bütün bir günümü peşinde koşturmakla geçirdim :)) Pişman değilim! :p Efendim bu yakışıklı, Orada turist rehberliği yapan Fuat abimizin oğlu, Aras.. Harika bir minik clubber bebek kendisi :)



Veee gelelim en şaşırtıcı ama bi o kadar bilindik olaya.. Arkadaşlarla, özgürlük meydanının karşı tarafındaki Mc'te oturmuş etrafı seyrederken birden bu 3 genç dikkatimi çekti.. "Baksanıza" dedim, "sizce bunlar nereli?" Gelen yanıtlar hep aynı : Türk! Nasıl tavırlar, nasıl abazan bakışlar görmelisiniz!! Kollar kanat kıvamında açık, meydanda kız kesmeler falan.. Hani onları gören biri bana "where are you from?" dese papuayenigine'denim falan dicem.. O derece!!

Tabiiki alışverişten geri kalmadım :) Şehir merkezindeki küçük sergilerin (ve görmekten bıktıgım için bahsetmediğim kehribar shoplar) ve bikaç butiğin dışında benim bildigim Spice ve Riga Plaza var.. İkisinde de birçok markaya ulaşmak mümkün.. Ben, bizim boynerimsi, Elkor isimli mağazanın indirim günlerine denk gelip spor ayakkabı ve eşofman stoğumu doldurdum :) Ama diğer mağazalar için Türkiye daha ucuz desem inanır mısınız?!

Ben tarihi yapılar hakkında pek bilgi vermiyorum görüldüğü üzere.. Burası ayrıntılı bir gezi blogu değil ve ben de çok fazla sıkmak istemiyorum açıkçası.. Ama tarihte önemli yer tutan harika tarihi yapıları, kiliseleri, katedralleri, kuleleri de var ziyaret etmeden dönmemeniz gereken!!

İsim vererek bahsettiğim her yeri gidilecekler listenize ekleyin diyerek haftaya yeni bir ülkede görüşmeyi diliyorum :)

Son olarak,

Gezimi keyifli hale getirdiği için teşekkür ederim :




Siz de gitmeyi düşünürseniz, kaliteli hizmet ile iletişim için buradan buyrun lütfen :)

Sevgiler..
:*

Hiç yorum yok: