31 Ekim 2010 Pazar

Anlayan Beri Gelsin!

Güçlü sesli, (bkz : Burcu Güneş) şarkicilarin saçma sapan, basit, ilkokulda flütle çalinasi şarkilari (bkz: seeevgiliiiimiii o kaadaaarr çoook seviyorumkiiiii bik bik bik) seslendirmelerini anlayamiyorum! Kabullenemiyorum! Kiniyorum!

Var mi benim gibi düşünen?

Penti Online Alışveriş


Evet evet sonunda bunu da yaptım!!

Bir süredir çoraplarımı bile internetten alıyorum! Ama inanın öyle vakitsizim ki yani tek nedeni bu, yoksa benim alışveriş bağımlılığına doğru ilerlemem falan değil :( :p

Pentiiiiğğğm olsuuuğn pentiiiğğğm olsuuuğğğnn diye itici müzikli reklamlar çıkmadan önce, Pelin'in kesikli tayt şeklindeki pentisinden alıp çok beğenip o hevesle yazıcaktım aslında bu postu ama dedim ya, vakitsizlik ;)

Bulunduğum yerde penti shop bulunmadığı için ürünlere bikaç ay sonra ancak ulaşabiliyorum..Yani ben ulaşabiliyorum yine İstanbul falan ama insanlık için, Sakarya halkı için büyük kayıpğ :p Hatta inanır mısınız geçen sene penti kot taytı çıkardığında Sakarya'daki penti bayii benimle iddia etmişti pentinin öyle bir modeli yok diye :/ Yazın başında falan satmaya başladılar :S Gidip diyecektim bak ben öngörülüyüm galiba ondan gelmiş bu model şimdi :p

Neyse, iyi oluyo bu online alışveriş.. Kargosu hızlı, iletişimleri de iyi.. Kredi kartına değişik seçenekleri var..

Ben bu kez 2 tane (vanilla ve siyah) Gökçe'nin kareli gibi pentisinden, bi tane de Hazal'ın kurdelalı pentisinin siyahından aldım.. Diğerleri klasik ince çorap..

Çekinmeden kullanabilirsiniz bence siteyi, buradan buyrun lütfen :))

Sevgiler :*

27 Ekim 2010 Çarşamba

Markalar ve Okunuşları


Geçen gün girdiğim parfümeride Maybelline Watershine ( Meybılin Votırşayn ) ruj baktığımı söyleyince kızın beni "Meybilayn watırşin" diye düzeltmeye çalışması üzerine "Eyvaaaahhhh!" dedim, bu hanımkızlarımıza eğitim adı altında neler öğretiyorlar ürün isimleri yerine?!

Sonra daha önceki deneyimlerim aklıma geldi birer birer :D Daimi parfümüm Ange ou Demon'u doğru şekilde (anj o dimon) telaffuz ettiğimde "enci ou dimon" şeklinde düzeltenler, yani düzelttiğini sananlar.. Bourjois'i ısrarla "borjoys" diyen YKM sözde güzellik danışmanları.. Elimdeki Sephora poşetini görerek "aaa Şepır'dan ne aldın?" diyen ofis çalışanı.. Neler neler görmüş geçirmişim meğer :)

Hadi normal yurdum insanını anlarım, hoşgörürüm de, kozmetik mağaza çalışanlarını asla ve kat'a kabul edemem arkadaşım! Bu sektörde isen, sattığın markaların telaffuzlarını doğru şekilde yapmak zorundasın! Ben bile ilk duyduğum markayı bi araştırıyorum okunuşu neymiş falan diye reklam videolarını izliyorum..

Cık cık cık..

Velhasıl, dedim bi el at cicibebe sen bu duruma.. Aklına gelenleri toparla, belki bi faydan dokunur.. ehe-ehe-ehe

Ha baştan söyleyeyim.. Kozmetik firma isimlerinde menşei bilmek gerekiyor.. Yoksa marka isimlerinde 547889476 türlü okunuş çıkabilir farklı dillerde..

Herhangi bir iddiam yok fakat ben de sağdan soldan araştırıp, doğru diye öğrendiğim, kullandığım telaffuzları paylaşıcam burda.. "Şu yanlış olmuş" diyen varsa lütfen düzeltsin beni ;)


* Cacharel --> Kaşarel
* Chanel --> Şanel
* Yves Saint Laurent --> İv Sen Loren
* Clinique --> Klinik
* Guerlain --> Gerlen
* Burberry --> Börbıri
* La Prairie --> La Preri
* Givenchy --> Jivanşi
* Lancaster --> Lankester ya da Lankestır tam emin değilim
* Lanvin --> Lanven
* Bourjouis --> Burjua / Burjuva (v böle belli belirsiz ğ gibi yuvarlayın :) )
* Hermes --> Ermes(z)
* İnglot --> İnglo
* Duraline --> Duralayn (İnglot'nun farı liner olarak kullanmaya yarayan sıvısı)
* Chloe --> Kıloiy
* Yves Rocher --> İv Roşe
* Sisley --> Sisli (hava sisli gibi değil ilk hece daha vurgulu ama :) )
* Nars --> Nars ( bir sitede "narh" diye okunduğunu duyup Harvey Nichols'taki görevliye ayrı, Bağdat caddesindekilere ayrı sorduğumda hepsi de hayır, yazıldığı gibi okunuyor diye son derece kendilerinden emin şekilde ifade ettiler)
* Maybelline --> Meybılin (i hafif uzatılarak)
* Laura Mercier --> Lora Mersiye
* Louis Vuitton --> Lui Vitton
* Balmain --> Belman
* Kryolan --> Kıroylan
* Loewe --> Löeve(y) (ö-e geçişi belli belirsiz ve sondaki y de öyle)
* Tschibo --> Çibo
* Thierry Mugler --> Teari Moglay (teri'nin e'si a'yla karışık gibi ve o uzatılıyor)
* Accesorize --> Aksesorayz
* Christian Dior --> Kristian Dior
* MAC --> Mek
* Lancome --> Lankom
* L'Occitane --> Loksitan
* Balenciaga --> Balensiyega
* Estee Lauder --> Este Laudır ama Lavdır'a benzeyen bi telaffuzla..
* Giorgio Armani --> Corcio Armani ( io birleştirerek.. yani anlatınca komik oluyo ama öyle işte :D birleştirin siz :D )
* Jean Paul Gaultier --> Jan Pol Goltie (ie arasında y varmışçasına)
* Dolce&Gabbana --> Dolçe en Gabbana (yayık yayık 1 buçuk b ile)
* Uriage --> Uriyaj
* Moschino --> Moskino
* Michael Kors --> Maykıl Kors
* Birkenstock --> Birkenşıtak
* Kurt Geiger --> Kört Gaygır ( böyle sondaki r çok belli belirsiz Gaygıı gibi biraz uzatır gibi :) )


Başka eklemek ya da sormak istediğiniz? Ya da bu olmamış, hatalı dediğiniz marka varsa paylaşın lütfen..

Sevgiler..

:*

25 Ekim 2010 Pazartesi

BüyükAda Günlüğü : Panaroma Butik Hotel

Şu an için nedense fotoğraf ekleyemiyorum ama en kısa zamanda ekleyeceğim!!!


Çok stresten midir, yoğun tempodan mıdır bilmem, haftasonları geldi mi atalım diyoruz kendimizi sakin diyarlara..

Yakın olsun dedik bu kez ve Büyükada'yı seçtik.. Ben daha önce hiç gitmediğim, film, dizi ve fotoğraflardan gördüğüm için hiçbir fikrim yoktu.. Önce kalacak yer araştırmalarına başladım.. Google'a "Büyükada otelleri" diye yazıp aratarak hemen hemen bütün otel ve pansiyonları inceledim.. Şikayet sitelerinde çok olumsuz yorum yazılanları eledim, en son Saydam Planet diye bir otelde karar kıldım.. Linke tıklarsanız görürsünüz zaten, eski tip köşk benzeri bir yapı.. Ara sıra baktığım bir forum sitesinde, bir arkadaşın da orayı tercih ettiğini görerek mesaj attım kendisine bilgi almak için ama "Ruhu var" diyerek :) bekleyemedim cevabı ve rezervasyonu yaptırdım.. Aynı günün akşamı gelen cevap beni biraz çekinser kıldı ve önerisi üzerine Saydam Planet'i iptal edip PANAROMA BUTİK HOTEL BÜYÜKADA'yı inceleyip oraya aldım rezervasyonu.. Yine de tedirgindim..

Neden bu kadar ince eledin sık dokudun? Neticede gezip gezip gelip bi gece uyuyacağın bi mekan seçmiyor musun, salla yahuu! Diyebilirsiniz.. Belki haklısınız da ama nasıl anlatsam.. Zaten günlük hayat yeterince yorucu.. Dinlenmeye de gitsek hava değişimi, yeni yerler görme isteği, yemeğe çık, yürüyüş yap vs derken yine bi yoruluyor insan.. İstiyorum ki konaklayacağım yere adımımı attığım zaman evimdeki gibi olmasa da yine de bi huzur hissedeyim.. Sıcak kahvemi, çayımı alıp balkona (ada için konuşuyorum) kurulup vapurları seyrederek hayallere dalayım.. Çok mu şey istiyorum? Böhüüüü :p

Velhasıl, gün gelip de adaya ayak bastığımız zaman hemen karşımızda gördük otelimizi.. Eşyalarımızı bırakıp mis gibi havanın keyfini çıkarmak üzere girdik içeri.. Girer girmez bir artı :
girişte boya benzeri tadilat işleri ile uğraşan personel, son derece güler yüzle bu tür bir karşılama yaşattığı için özür diledi.. Belki gergin bir bünye için bu onarım olayları hoş gelmeyebilirdi ama bence içten bir gülümseme bu olayı son derece basitleştirip önemsiz hale getirdi.. ki "Hiç önemli değil" diyerek resepsiyona yöneldik.. Artı iki : yine güleryüzlü bir personel.. İlgili ve sıcak tavırlar.. Mutlu bir şekilde odamıza çıkıp yerleştikten sonra eşofmanlarımızı üstümüze çekerek etrafı keşfe koyulduk :)

İlk iş tabiiki çiçekli bir tac almak oldu :) Hani adım başı kurulan tac tezgahlarını görmesek "hayırdır kızılay mı dağıtıyor" deriz, o derece herkesin kafasında! Taclarımızı kafamıza yerleştirdikten sonra yürümeye koyulduk.. Bir kesim bisiklet istese de diğer kesim bunu reddetti ve yorulana kadar yürüyüp sonra bir fayton çevirmeye karar verildi.. Bir müddet sonra yokuşlarda dili dışarıya çıkarak bisiklet sürenleri gördükçe kararın ne kadar doğru olduğu vurgulanarak bisikleti reddeden kesim alkışlandı :p

Ha.. Bu bir otel tanıtım yazısı idi değil mi :) Pardon! :)

Odalar küçük ama düzenli ve her şey yerli yerinde.. Artı üç : Dikiş setinden, duş bonesine, hijyenik tobadan ayakkabı cilasına kadar en ince ayrıntılar bile düşünülerek minik kutular içerisinde bırakılmış bir sepetin içerisine.. Artı dört : Banyo temiz, tuvalet steril, kısacası gerçekten hijyenik bir ortam.. Zaten odaların 12:00'de teslim edilip bir sonraki müşteriye 14:00'te verildiği düşünülürse, bu süre iyi bi temizlik için oldukça yeterli ve onlar bunu verimli şekilde kullanıyorlar belli ki..

3 çeşit oda var : Panaromik deniz manzaralı balkonlu oda, Kısmi deniz manzaralı oda ve diğeri aklımda değil ama sanırım o da manzarasız, arka taraflarda bi oda :) Amaaan oda işte diyemediğimi yukarıda söylemiştim, bu bağlamda ön taraftan balkonlu bir oda tutmuştuk.. Balkon yan odanınkiyle bitişik olduğu için o odanın dolu olduğu düşünüldüğünde çok da rahat bi ortam olmayacaktı ama sağolsun komşularımız ya yoktu ya da çok sakindiler hiç karşılaşmadık : )) Balkon keyfine gelince : akşam, karşıdaki ışıkların oynaşmaları ayrı bi güzel, gündüz kıpırtısız denizdeki vapur dalgalarını izlemek ayrı bi güzel..

Kahvaltı fiyata dahil ve sabah 08:30-10:30 arası.. Restaurant usulü, bir tabakta hazır kahvaltılıklar, peynir ve zeytin çeşitleri ile salatalık domates geliyor.. Çay ve meyve suları self servis şeklinde bir köşede hazırlanmış.. Börek, kek ve ekmek kızartma makinesi de mevcut.. Yani doyurucu bir ikram servisi var ve denize karşı muhteşem manzarada insan yedikçe yiyor :)

Onun dışında, odalar klimalı, ısıtma sogutma bu şekilde oluyor sanırım çünkü ben kaloriferi yakamadım bi türlü orasını burasını çevirsem de :) Tv, fön makinası, Sıcak su vs tabiiki var saymıyorum bile ve Artı beş : çalışan ve içi dolu bir minibarı var :)) Sevindirici! :)

Bir de form bırakmışlar müşteri memnuniyeti ile ilgili.. Çıkarken doldurup bir de blog adresimi vererek sanki The Times'da yazacakmışım gibi görüşlerimi yazacağımı not ettim :D:D:D

Sevgili işletme sahipleri ve çalışanları : Okuyorsanız teşekkürlerimi sunuyorum bir kez daha, okumuyorsanız da sunuyorum ama kınayarak :p

Unutmadan, şuradan otelde bir sanal gezintiye çıkabilirsiniz ;)


Sevgiler :*

21 Ekim 2010 Perşembe

HELP! Yine Gittigidiyor, Yine Sorun!

Bundan yaklaşık bir bucuk ay önce bir satıcının ürününü kazandım.. elbise gönderildi, satıcının ilgisi güzeldi.. fakat değişimini talep ettim, kabul edildi geri gönderdim, bu arada para transferini de gittigidiyor a mesaj atarak durdurdum yeni ürün gelene kadar.. Aradan 3 gün gecti ürün yok.. 1 hafta gecti yok.. 10 gün gecti yok.. arada mesaj atıyorum "göndericez" deniyor, "pardon" deniyor ama ürün bir türlü gelmiyor.. Gel zaman git zaman mesaj atmayı bıraktım bir bucuk aydır o satış benden onay bekl,yor ben ise ürünü bekliyorum..

Geçen gün "artık bu kadar da olmaz" diyerek iptal isteği bildirdim siteye.. Benden ürünü iade ettiğime dair kargo bilgisi istendi.. 1 buçuk önceki olay, nerden bulayım ben şimdi? Hangi kargo şirketi ile gönderdiğimi bile hatırlamıyorum, gönderi kodunu nerden bulayım? :(

Satıcının profilinde son bi ay içinde bütün alışverişler kötü yorum, herkes ( 1 tek istisna bile yok ) kargolanmadı diye şikayetçi.. Site yönetimine beni "gönderi kodu yollamazsanız paranız satıcıya aktarılacaktır" diye tehdit edeceklerine, satıcının profiline bakıp ondan sonra ürünü gönderdiğimi söylediğim halde benden 1 bucuk ay öndeki kodu istemelerini söyledim.. Gelen cevap yine otomatikti : kodu göndermezseniz para satıcıya aktarılacaktır!

Ne yapmam gerekiyor? Parasında değilim ama bu lanet sitenin haksızlık yapmasına katlanamıyorum!

Yardım lütfen :(

18 Ekim 2010 Pazartesi

Masal Gibi Bir Yer : Yeşil Ev

Yaklaşık 2 sene önce, çok sevdiğim bir arkadaşımın yine çok sevdiğim kız arkadaşı benden fikir istemiş, yıldönümlerinde E'sini götürmeyi düşündüğü yerin linkini atmıştı.. Bayıldım tek kelime ile.. "Deli misin sen? Tabiiki gidin, o da bayılır!" dedim.. Gittiler, beğendiler.. O gün bugündür aklımda Yeşil Ev.. Her gezi konusu açıldığında Yeşil Ev'e gideliiiiiiim derim arkadaşlara ama mutlaka birilerine ya pahalı gelir ya da gereksiz ve ben de hüsranla bükerim boynumu :/ :p

Geçenlerde bir haftasonu kaçamağı planlıyorduk arkadşlarla.. Bilin bakalım benim fikrim neydi? Yeşil Eeeeeevvvv :)))

Ama bu sefer farklı bir şey oldu ve önerim oybirliği ile kabul edildi! Nasıl sevindim, nasıl heyecanlandım bilemezsiniz! Cumartesiyi zor ettim resmen :) Valiz hazırla, onu koy bunu çıkar, hava soğuk kazak koy, yemeğe çıkılır Bihter elbisesi koy :p vs vs diyerek tam bir hafta sürdü bu işlem :p Duyan da sanır ki Prag'a gidiyorum 15 günlük!

Nihayet cumartesi sabahı geldi ve atladık arabalara Dooooğru cennet mekana...

Peki nerde bu Yeşil Ev.. Yeşil Ev, Abant'ta.. Bolu-Ankara kavşağında Abant yoluna dönünce birkaç km içerde, çok şirin bir işletme.. Yeşilin içinde kaybolmuş, şipşirin ağaç evler.. Öyle bir yer ki abartısız söylüyorum masal gibi.. Zaten İşletmenin birçok yerinde cüce figürleri görebilmemiz mümkün :)

Evler genelde 2 kişilik.. Hepsi isimlendirilmiş : Masal Ev, Rüya Ev, Hayal Ev, Neşeşi Ev, Bilgin Ev, Ağaç Ev vs.. Ağaç Ev bildiğiniz ağacın tepesinde :) En küçükleri o sanırım.. Bilgin Ev en büyükleri ve 5 kişilik bir aile bile rahat kalabilir..

Ben orda bulunduğum 4 gün boyunca Hayal ve Bilgin Evlerde kaldım.. Hayal Ev normal büyüklükte ama çok şirin.. Sadece gün, hatta gece boyu yan tarafta, büyük salonda çalan telefon sesi rahatsızlık verici ama onu da sadece benim gibi takıntılı insanlar duyuyormuş meğer :) Bilgin ev, büyük.. İçinde şöminesi ve ayrı bir oturma alanı var.. Asma kat şeklinde bir de üst katı bulunuyor ve burda ekstra 3 yatak daha var.. En güzelleri Bilgin Ev diye tabir ediliyor genele baktığımızda ama büyük ya hani, sıcak gelmedi bana açıkçası Hayal Ev'i daha çok sevdim.. Ama bi daha gidersem -ki artık görüp bildigim için ikna kabiliyetim tavan yapar ve giderim :p - Rüya veya Masal evleri denemek istiyorum..

Gittiğimizde hava soğuktu.. Hatta ilk gittiğimiz gün kar bile yağdı.. Ama evlerin ısıtması son derece güzel, tişörtle dolaştım içerde ve üşümedim hiç.. Yemek yemeye en aşağıda (evler eğimli arazide yapılandırıldığı için aşağı yukarı tabirlerini kullanıyorum yoksa apartman gibi değil, hepsi birbirinden bagımsız ayrı evcikler şeklinde) Restoranta iniliyor.. Burada şömine başında kahvaltı ya da yemek yeme imkanımız var.. Ah dedim bir de sıcak şarap olaydı ama yokmuş ne yazık ki :p

Bu arada bir diğer önemli nokta : çalışanlar güler yüzlü ve samimi! Kasılmaya gerek yok, çaylarınızı yudumlarken hemen sıcak bir sohbete dalabilirsiniz..

Analatacak çoook şey var ama ben önce biraz fotoğraf koyayım da şimdiye kadar anlattıklarım pekişsin değil mi :)


Bahçenin genel görünüşü.. Fakat hava yağmurlu seyrettiği için bahçenin tadını çıkaramadık.. Bir dahakine inşallah :p


Restorant bölümü.. Şömine başında ateşin çıtırtıları eşliğinde Yeşilçam filmlerini izleyerek uyuklamak kadar keyifli bir şey olabilir mi? :p

Ennnnnfes köy kahvaltısı! Ben ki kahvaltı etmeyi sevmem, hatta yoktur öyle bir alışkanlığım ama daha oradan ayrıldığımın ertesi günü özlemeye başladım.. Her şey tazecik ve aşırı lezzetli.. Hormonsuz olduğunu hissede hissede yiyorsunuz resmen :)

Bu fotoyu, çok uğraşmama rağmen bir türlü yan döndüremedim ama neticede güveçte mantar olduğu anlaşılıyor.. Cızırtısı hala kulağımda ve tabiiki tadı damağımda :p

Ağaç Ev..

Rüya Ev..

Hayal Ev'in dışardan çekilmesi biraz zahmetli idi, o yüzden çekmedim.. İçi kafi mi? :)

Bilgin Ev.. Deşifrasyona hayır! :p

Ben tabi yine her gittiğim yeri adaptasyon sorunu çekmemek adına kendi odammışçasına benimsedim :p


İmrenilesi hayat felsefeleri :p



Her şey, hoş güzel de hava soğuk olunca tesis içinde yapacak çok da bi aktivite yok açıkçası.. Yani var ama olanlar da hemen bitiyor, insan değişiklik arıyor :p Çözüm yok mu? Tabiiiki var!

-Birkaç km ileride Abant gölü çevresinde yürüyüş yapabilir, at binebilir, manzaranın büyüleyiciliği eşliğinde hayal aleminde gezintiye çıkabilirsiniz!

- Abant yolu üzerindeki aperatifçilerde, kar eşliğinde sucuk ekmek yiyebilirsiniz! (Ben ki sevmem öyle etli kokulu yiyecekleri ama karda bir başka oluyor tadı aizim :p )

- Bolu merkeze giderek alışveriş yapabilirsiniz :p Küçük ama şirin, derli toplu bir il.. Yeşil Ev, Bolu merkezine yaklaşık 15 km..

- Yine Bolu merkez üzerinden Gölcük'e gidebilirsiniz.. Hani takvimlerde ormanın içinde, yeşil durgun bir gölün karşısında hoş bir müstakil ev fotoğrafı vardır ya hep, işte o kareyi kendi makinanızla çekebilirsiniz :)

- Yine Bolu merkeze 55 km civarı uzaklıkta bulunan Yedigöller'e gidebilirsiniz..

vs.. Ama özel araç şart! :/

Benim tabiiki bir sürü aktivitede fotoğrafım var ama istedim ki sadece mekanı tanıtayım bu yazıda..

E artık işletme sahipleri de okursa bu yazımı bi güzellik düşünsünler benim için dimi? :p hehehe!

Şaka bir yana böyle güzel bir dinlenme alanını bizlere sundukları için işletme sahiplerine çok teşekkür ediyorum..

Mutlu, huzurlu, masal gibi günler :)

ayrıntılı bilgi için :

Yeşil Ev

:*

14 Ekim 2010 Perşembe

Freshlook Lensler Parçalandı!!

Daha birkaç gün önce, 7 Ekim günü yayınladığım şu yazımdaki Freshlook marka lenslerim 5. takışımda gözümde parçalandı!

1. kez ilk geldiği zaman deneme amaçlı takmıştım, 2. ve 3.leri işe giderken taktım.. 4. kez Yaso'nun doğumgününde taktım ve 5. kez geçen gün taktıktan bikaç saat sonra gözümde acı hissetmeye başladım.. Makyajımın ya da bir kirpiğin gözüme kaçtığını düşündüm.. Lensi çıkarıp temizlemek üzere elime aldığımda kenarından kocaman bir parçanın kopmuş olduğunu gördüm! Bloglarda okuyordum Freshlook'un insanın gözünde bile parçalandığını ama inanılır gelmemişti bana! Nasıl olur yaa? Nasıl olur da böyle isim yapmış bir firma bu derece uyduruk bir ürün üretebilir?! Üstelik de söz konusu ürün GÖZde kullanılıyor!!!

Yeşil lensler Yaso'daydı doğumgününde taktıgından beri, onu aradım durumu söylemek için.. "ben" dedi, "sana söylemedim ama ertesi gün taktıgımda benim de gözümde parçalandı" demesin mi :S O da gitmiş yani!

Firmaya herhangi bir şikayet maili göndermedim, göndermeyi de düşünmüyorum.. Çünkü paketinden "sağlam görünümlü" çıktığı için muhtemelen kullanıcı hatası diyecekler..

OYSA Kİ ben 6 senedir, Yaso 5 senedir SÜREKLİ LENS KULLANICISIYIZ! Bilinçli ve deneyimli kullanıcılarız yani.. Öyle uzun tırnagın vardır kesmiştir, makyajın vardır eskitmiştir gibi bahaneleri yemeyecek kadar bilinçliyiz hem de!! Ben son 3 yıldır Johnson&Johnson marka lens kullanıyorum ve hiçbir şikayetim olmadı şimdiye kadar.. Bu nedir nasıl bir kalitesizliktir anlamadım..

Belki büyük bir meblağ değil ama arkadaşlar yine de paranızı sokağa atmayın, gidin bi fakire sadaka verin onun yerine, alacağınız sevapla gözleriniz renklenmez belki ama sağlıkla ışıl ışıl parlar en azından ;) :p

sevgiler!
sağlıklar!
mucks :*
:)

7 Ekim 2010 Perşembe

Saç Şekillendiriciler

Bence kadın vücudunda en çok uğraş isteyen ve uğraş gösterilen yerdir saçlar! Kıvırcıksa fön çek düzelsin, düzse maşala kıvırcık olsun, bukleliyse kremle elektriklenmesin, aman yağmur yağiyor islanmasin, kestir, boyat, kırık aldır, kahkul düzelttir vs vs.. Hiç bitmez dertleri :)

Bu yazıyı yazmaktaki amacım nedir tam olarak bilemiyorum.. Fakat sanırım içimde, derinlerde bi yerde bu sıralar saçımla oynama isteği var :p Ama ne benim fikrim var, ne de hemfikir olan arkadaşlarım! Süper dimi?

Şimdik..

Kesim : Saçlarımın en uzun kısmı hemen hemen belimde olduğu için büyük çoğunluk istemiyor kestirmemi.. E ben de istemiyorum doğal olarak; çünkü saçı uzatmak kolay ama saçı sağlıklı uzatmak gerçekten zor ve zahmet isteyen bir olay! Öhüm öhüm yani ben bunu başarmışken (güneş gözlüklü artiz smiley) kıyamıyorum açıkçası kısaltmaya :/

Boya : 23 yaşındayım ve saçımı, gençlik yıllarımda :p uçlarını mavi yapmak dışında hiç boyatmadım.. Sağlıklı olmalarının bir diğer nedeni de bu sanırım :) Deniyor ki, bu zamana kadar yapmamışsın bundan sonra da boya olaylarına girme hiç.. Girdin mi çıkamazsın.. Nasıl olsa beyazların çıkmaya başlayınca boyatacaksın elbet.. vs..

Kalıcı şekil değişiklikleri, perma, düzleştirme vs : Hayatımda bir kere o hataya düşüp perma yaptırdım bikaç sene önce.. Su dalgası şeklindeydi ve kullanımı gerçekten kolaydı.. Hani diyorum her kış saclarım kıvırcıklaşsa sonradan açılsa :p Ama gelin görin ki 3-4 ayda bozulur dedikleri saç, saçım çok yavaş uzadıgından dolayı 2 seneye yakın süre boyunca hep kıvırcıktı :S Dipten gelenler düz, uç taraflar kıvırcık oldugu için ve ben de birden kestirmeye kıyamadıgım için hep düzleştirmek zorunda kaldım.. Zaten perma ilacından dolayı mahvolan saçım bir de yüksek ısıdan dolayı iyice yandı kavruldu feci bi hal aldı :( Sonra sıkı bi bakım dönemine girdim, Kerastase bu konuda bana çok yardımcı oldu sağolsun :)

Neyseeee, asıl amacım kullandığım elektronik saç şekillendirme ürünlerinden bahsetmekti nerelere geldim :)

Philips Salon Straight Pro XL :



Uzuuuun zamandır kullandığım yine Philips marka saç düzleştiricimin üstüne, sabah uykuluyken basmak suretiyle kırdıktan sonra (evet!) bir süre Yaso'nunkini ortak kullandık.. Alet öyle güzel bir şey ki "almalıyımm!" dedirtiyor :) Benim saçlarım düz sayılabilecek kadar az dalgalı, ayrı ayrı tutamlara ayırmak yerine sağ ve sol olarak ikiye ayırıp, tarar gibi 6-7 kez geciyorum gelişigüzel, saç dümdüz oluyor! Plakaları geniş ve ısısı çok yüksek (220ye kadar çıkabiliyor) olmasına rağmen çok yıpratmıyor..

Gözüm kapalı önerebileceğim bir ürün yani, teşekkürler Philips :)


Remington CIF75 Fibre Saç Maşası :


Maşa alırken tamamen bilinçsizdim.. Remington markasından haberim bile yoktu.. Tek isteğim saçlarımın en az yıpranacağı bir ürün almaktı.. Satıcı bayan ısrarla bunu önerdi teflon fibre kaplı plakalarından ötürü, saça minimum zararı verir dedi.. İnandım, aldım :) İyi ki inanmışım diyorum şimdi, inanın bikaç ay öncesine kadar herrr gün saçımın yarıdan aşağısını maşa yapmama rağmen canlılıklarından bir şey kaybetmediler.. Ben ince maşa almayı tercih ettim ki, yeri gelir ince gerekir sık sararım ince olur, günlük kullanırken tutamları kalın tutar geniş sararım kalın bukle olur diyerek.. Çok memnunum, bunu da gözüm kapalı önerebilirim :)


Braun İontec Satin Hair Tarak :


Bu ürün hakkındaki görüş, düşünce ve bilgilerimi şu yazımda aktarmıştım fakat bir kez daha söyleyeyim.. Ürün tamamen düzeltmeye yarayan, düzleştirme etkisi olmayan bir ürün!! Aldığım günden beri saçlarımı bu tarakla tarıyorum ve gayet memnunum.. Kabarma ve elektriklenmeyi yok etmesi sayesinde gün içinde baya kurtarıcı oluyor :) Diğerlerine göre daha lükse kaçan bir ürün ama eğer sizi zorlamayacaksa öneririm!



Sevgiler :)