28 Şubat 2010 Pazar

(: Sevdiklerim ve Sıfat Karmaşası :)



Bigboss : abiş

Betty Boop : yengoş

Fıstık : 15 senelik kardeşim (bayan) :)

Pigme : 9 senelik dostum (bayan) :)

Kankam : 18 senelik kardeşim,dostum,kan kardeşim (minikken parmaklarımızı kanatıp,kanları karıştırıp emmiştik eheueheu öyle bi moda vardı o zamanlar :D )

Mee : benim bitanecik kuzen aplam.. mee diye çağırırız birbirimizi :D:D:D

Miss Panik : evet evet bu lakap ona cuk oturdu :D:D:D (mihihi) o kendini biliyor :D:D:D

Bedo : Fıstık'ın sevgilisi ( o da askerden gelcek yakınlarda,bol bol bahsi geçer artık :) )

Yaso/Yasom/Busem : Geç tanısam da çok sevdiğim sınıf arkadaşım

başka yok galiba,gelmiyo şimdilik aklıma :p geldikçe yazarım ben :)

muah..

24 Şubat 2010 Çarşamba

Nasıl Bakımsız Kadın Olunur?..


Sokakta dolaşırken yanıma pasaklı, pejmürde görünüşlü,Mutemelen evsiz bir bayan yaklaştı ve akşam yemeği için bir kaç dolar vermemi istedi..Cüzdanımdan 10 dolar çıkardım ve sordum:

-"Eğer bu parayı sana verirsem, bununla akşam yemeği yerine şarap almaz mısın?
-"Hayır, yıllar önce içkiyi bıraktım" diye cevap verdi evsiz bayan.
-"Bu parayla yiyecek almak yerine alış verişe gitmez misin?" diye sordum.

-"Hayır, alış veriş için boş zamanım yok" diye cevap verdi evsiz bayan.
-"Bütün zamanımı hayatta kalmak için harcamalıyım."

-"Bu parayı yiyecek almak yerine güzellik salonunda da mı harcamazsın"diye sordum.
-"Deli misin" dedi bayan; "20 yıldır saçlarımı yaptırmıyorum."
-"Pekala" dedim. "Sana bu parayı vermeyeceğim. Onun yerine seni, kocam ve
benimle beraber akşam yemeğine restorana götüreceğim."

Evsiz bayan çok şaşırdı:

-"Bunu yaptığın için kocan sana kızmayacak mı? Çok
kirliyim ve muhtemelen iğrenç kokuyorum."

Dedim ki:

-"Sorun değil. Önemli olan kocamın alışverişten, kuaförden ve şaraptan vazgeçen kadınların neye benzeyeceğini görmesi..."

:))))))))))))))))

Sevgiler..

not: yazı zeynep's butterfly isimli cici blogdan alınmıştır..

19 Şubat 2010 Cuma

ilk MİM :) Çocukluğuma Yolculukk :)

Sevgili ÇATI KATI tarafından ilk mimimi almış bulunmaktayım efendim..Heyecanlıyım,kotkuyorum zira sorular oldukça zor ve bu benim ilk mimlenişim :))

Lafı uzatmadan sorulara geçeyim en iyisi..

- Çocukluğunuzda anne ve babanızla (ya da aile büyükleriyle) yapmış olduğunuz ve sizi siz yapan şeylere katkısı olan bir olay, bir aktivite, bir eylem… Ve hangi yönünüze katkıda bulunduğu..

hmm..Sevgili babacım sağolsun ilkokuldan beri kendi işimi kendim görmemi söyler,ödevlerime dahi yardım etmez,beni ansiklopedilere yönlendirirdi :) Yaşım ilerledi,fatura yatırmaya falan gönderdi..Alışverişlerimi kendim yapmama (ve abuk subuk şeyler almama) göz yumdu :D Ben biraz geç gelen bir çocuğum..Allah gecinden versin,yalnız kaldığımda hayata hazır olmam için,hep o yönde davrandı..Üzülürdüm aslında başkalarının anne-babası çocuklarının ödevini kendi yapıyo benimki neden yardım bile etmiyo diye ama sonradan anladım ki,bir çocuğun kendi başına bir birey olabilmesi için o şekilde müdahale değil,doğruya yönlendirme gerekliymiş ve sevgili babacım bunu uygulamış..şimdi görüyorum faydasını tabiiki.. Teşekkürler Canım Babam :)



- Çocukken oynamayı en çok sevdiğiniz oyun ve oyun aparatı?

Barbielerle evcilik dicem de,oynamazdım aslında ben bebeklerle..Ortaya hepsini dizer,oturur kıyafet dikerdim :D

- Sokakta oynar mıydınız?

Evetttt! Hem de bayılarak! Ama ne yalan söyleyeyim çok da mızıkçı bir çocuktum :) İşime gelmeyince mızırdanır,itiraz eder çıkardım oyundan :D En zevkli kısmı yaz akşamlarında karanlıkta direğin altında ip atlamaktı tabii ama sağolsun annecim hiç çıkarmazdı akşamları..Ööööyle garip garip sokağı izlerdim camdan :(

- Çocukluğunuz ve ilk gençliğinizle ilgili keşke farklı olsaydı dediğiniz bir durum/olay…

Şu aralar ciddi ciddi salak olmayı istiyorum :) Yani "keşke çocukluğumdan beri kapasitesi az olan,ailesinin eğitim ve kariyer açısından bi beklentisi olmayan vasat bir öğrenci olsaydım.." cümlesini her gün kuruyorum son 1-2 aydır.. :/

neyse..deşmeyelim :)

- Çocukluk ve ilk gençlikle ilgili iyi ki böyle olmuş dediğiniz bir olay…

şimdi bunu çocukluk olarak algılarsam; vereceğim cevap üstteki cevabımla çelişecek :D ilk gençlik olarak algılarsam da ünv ilk yılları ilk gençlik için biraz geç gibi gelecek..ne yapsam bilemedim :)

ama ilk gençlik yıllarımın bana kazandırdığı en güzel şey sanırım Abim.. Canım benim canım benimmmm :)

- Varsa çocukluk dönemine dair bugünü etkileyen bir olay, anı..

umm.. Sene 1999 veya 2000.. Yaş 12-13.. Bi akşam amcamlarda otururken,cep telefonum çaldı.. Babam.. Açtım "hemmen eve gel" diye buyurgan ve sert bir ses tonu.. Eve gidene kadar içim içimi yedi "n'oldu ki acaba" diye.. Günlüğüm sayesinde yakalanmışım :) Bi üstteki sorunun cevabında bahsetmediğim konuların geçtiği bir tartışmayı yaşadık.. Çok etkilendim tabi söylememe gerek var mı bilmem :)
Şimdi bazen eve geç kaldığımda,arayıp "nerdesin geç oldu bıkbıkbık hemen eve gel" dediği anda tüylerim diken diken olur ve eve gelene kadar, artık gizli kapaklı işler(!) yapmasam da içim içimi yer :)



ayhh! başlarken "ben bunlara kesinlikle içten cevap veremem" diye hayıflanırken bakar mısınız nasıl da yazmışım : )) Yazmak işte böyle bir şey yaa uçsuz bucaksızzz :)

ve ben de şimdi bu mim'i sevgili cadı shewolf'aaa ve paranoya abidesi moda,makyaj,güzellik bloguna handeciğime gönderiyorum..Hayırlı olsun :))

not1: Evet evet o cici bebek benimmmm :)
not2: Hayır hayır kesinlikle kendini beğenmiş değilimmm :)

Ağzı Bal Yapanın Poposunda İğnesi Vardır!!!


Hava mükemmel.. Sabah yüzümde bir gülümseme ile uyandım.. Fakat üzerimde bir tembellik var ki sormayın.. Dedim bi kere de güzel havada gezmek yerine şu zavallı haldeki odama bi çeki düzen vereyim.. Ama serde tembellik var ya, geciktirip duruyorum..

Bu geciktirme safhalarında nerden aklıma geldiyse, bu söz geliverdi aklıma:
ağzı bal yapanın, poposunda iğnesi vardır!.. Kim söylemişse ne kadar doğru söylemiş!..

Vaktiyle bi arkadaşım vardı.. Öyle çok uzun bir vakit de değil hee.. Sene gecen sene yani.. Uyuzlar kategorisinde önde bayrak taşımasına rağmen severdim kendisini.. Bir de tatlı dilliydi ki sormayın.. Sinirlendirdiği zamanlar hariç, şımartırdı insanı yani öyle.. Kızdığı zaman bilirdim akşam azcık içince seviom len seni diyecek, kafamı boğarcasına sıkacak.. Bal damlayacak yine ağzından..

Gel zaman git zaman, arkasını döndükçe gördüm iğnesini.. Sadece arkasını dönse iyi, geri geri geldi geldi geldi, uyardım uzaklaşmadı, batırdı iğneyi en nihayet!! Canım acımaz mı? Acıdı elbet.. Ama içim de rahatladı, sarıca arı değildi en nihayetinde.. Soktu ve öldü!!!

Allah hepimizi yaban arılarının şerrinden korusun.. Amin!..


Sevgiler..

4 Şubat 2010 Perşembe

dertleşme vol2

bugün iyi bi gün değil zannımca..
günün ilk saatlerinde okumaya yeni başladığım kitap inanılmaz sıkıcı idi..kitap ile ilgili yorumlarımı buradan görebilirsiniz..

uyudum..uyandım..fotoğraf makinemi sormak için servisi aradım,bi parça bekliyolarmış "daha bikaç gün alır bunun hazır olması" dediler..moralim bozuldu çünkü haftasonu fıstıkla birlikte forum istanbul'daki kocaman akvaryuma gidilecekti..ofistekini de abişler helsinki'ye gidiyor,yanlarına almışlar :( hiç de sevmem başkasından bişi istemeyi ama sanırım mecbur kaldım :..(

fıstıgımın annesi x teyzeye,fıstıgın bendeki yeni avon cicilerini yollıcaktım,resmen pijama üstü mont şeklinde çıkmıştım..çıkmışken bi de pazara gidim de midem yemek görsün dedim..sandviç yemekten içim kurudu da :/ kollarım koptu..

işte böyle pis bi gün..şimdi de,hazırlanıp çarşıya çıkıcam..babiş para yollamış,harcamak lazım :p umarım keyfim yerine gelir :/

3 Şubat 2010 Çarşamba

"AŞK" / Elif Şafak

Öğlen vakitlerinden beri durmadan ney sesleri yükseliyor sıcak,loş ışıklı odamın dört bir yanındaki hoparlörlerinden..İnsanı ürperten,türlü hülyalara daldıran büyülü ezgiler..Bu öyle bir his ki,sanırsınız ruhum bedenimden çıkmak için çırpınıp duruyor içerlerde bir yerde..Fakat bedenim ona "dur!" diyor.."dur! vakti gelmedi!" Yanaklarım,içimde oluşan "aşk"tan al al,fakat sırtımda bir noktadan buzdan karıncalar çıkıyor..Fütursuzca yayılıyor, bütün bedenime hücum ediyor, kanımı donduruyorlar..Bedenim uyuşuk..Zihnim uyuşuk..

İşte böyle bir kitap Elif Şafak'ın Aşk'ı..Bir anda maddiyattan sıyrılıp maneviyatla yüzyüze geliyorsunuz..Yok sandığınız,eksikliğini duyduğunuz her şey,içinizden bir bir çıkıp dikiliyor önünüze..Öyle ki apak bir tennureye bürünüp, durmamacasına dönmek istiyor insan..Hayır hayır,okudum,anladım -anlamaya çalıştım- ve artık yolum sufizm'dir demiyorum..Evet,fikirlerini beğenirdim öteden beri,ama kitabın yarattığı duygular başka..Öyle etkileyici ki,rumi'ye döndüm kelimeleri seçip düzgün cümle kuramama konusunda :p

Bu arada "nedir sufi?" diyenler için basit bi tanım yapalım hemen :

Allah yolunda kalbini saflaştıran, bedeni bir kafes olarak gören, cenneti de cehennemi de bu dünyada yaşayan, tüm dinlere hoşgörü ile yaklaşan, arınmış ruhlardan oluşan kişilerdir sufiler.. ("sofu" ile karıştırılmamalıdır..)

Kitap, Şems-i Tebrizi ve Mevalana Celaleddin Rumi'nin dostluğunu,ruhdaşlığını,bağlılığını ve tamamlayıcılığından bahsetmekte..Konu ise adı üstünde : AŞK... İlahi ya da cinsi olarak ayrım yapılmadan anlatılmış.. "bir" olarak.. Olaylar ; Şems, Mevlana, Mevlana'nın ikinci eşi Kerra Hatun, evlatlık kızı Kimya, ilk eşinden oğulları Alaaddin ve Sultan Veled, bir dilencinin,bir sarhoşun,bir fahişenin ağzından kesitlerle anlatılıyor..Olaya farklı bakış açıları ile değişik boyutlar getiriliyor..Bu da insanı "insan" ayrımından uzaklaştırıyor.. Anlatım doğal,dil sade..

Öyle yararlı,öyle faydalı düşünceler var ki kitapta,gönül ister ki hepsini yazayım buraya..Özellikle 40 kural'ı..Kuralsızlığa kural koyan o değerli fikirleri..Ama o zaman bir manası kalmaz..Alın derim ben,okuyun ve bu sihri cicibebe'nin ağzından değil, kendiniz yaşayın..

Bu etkileyici Elif Şafak eseri ile buluşmamı sağlayan sevgili yengem Betty Boop'a ve yengemle buluşmamı sağlayan sevgili abim Bigboss'a sevgi ve teşekkürlerimi sunuyorum..İyi ki varsınız..

Ve teşekkürler Elif Şafak..Eline,diline,kalemine ve yüreğine sağlık..

Sevgiler..