26 Ocak 2010 Salı

cicibebedvırt

edwırd dedim..bu iş olmaz dedim..ayrı dünyaların insanlarıyız dedim..dinletemedim..

başıma gelecekleri ben biliyordum önceden ve sevgili yaso'ya da söylemiştim..bak gör dedim babam beni bi vampire vermeyecek.. ben de rıza almadan, telimi duvağımı takamadan ayrılıcam evden demiştim..en sonunda korktuğum başıma geldi..

"atla" dedi geçen gün edvırd..börgır'a gidiyoruz sandım ben ne bileyim (düşünür beni tatlışım arada yemeğe çıkarır, ona da bi bladi meri söyleriz..içemese de adı tatmin eder..) atladım bende..rüzgar yapıyo her taraf açık tabi,gözümü bi açtım venedik'teyiz..dedim "edo naptın seen?!" ertesi gün beden eğitiminden sözlüsü varmış zaar,antrenman oldu bana da dedi.."iyi bakam" dedim,"ama ocakta yemeğim var,şöyle bi dolanalım,evde tuz bitmiş,anneme tuz almaya dedim de çıktım evden..iyotlu bulabilirsek ondan alalım,hemen dönelim" dedim..şöyle bi güldü.."gel" dedi "madem gondolla gezelim,sırtlarım ağrıdı kilo mu aldın sen bu ara?"..canım benim gram gram bilir kilomu da,e tabi her gün sırtta taşımak kolay olmasa gerek..neyse..kabul ettim atladım tabi..ben öyle gördüm,erin sözü dinlenir..tam bi köprünün altından geçiyoruz,kürekçiye arkasını dönmesini söyledi ve çıkardı cebinden 84 karat tektaşı..ağzım açık kaldı tabi,güneş neyin doğdu sandım akşam vakti..ossaat anladım niyetini.."ayy edooooooşşş,ne gerek vardıııııı" diye bi yaygara koparsam da pek bi beğendim, geçirdim hemencik parmağıma..cebim çalmaya başlayınca apar topar toplandık ve gerisin geri döndük sakarya'ya..


bugün de davetiye seçmiş bi tane,örneğini yolladı bana da bi göz atayım diye..baktım,beğendim,onayladım..sizle de paylaşmak istedim..29 şubat 2010 gecesi,yeni ay vakti..onlarda ecnebi çok olduğu için inkilişçe yazdırmış tabi..tercümesini ettim,bahane istemem,bileziksiz geleni de almam..

esenkalın..



not 1: bu yazı tamamen bir espri konusu üzerine yazılmıştır..lütfen ne bu şimdi? zeka seviyesi ne ki bu kızın? gibi düşünceler geçmesin aklınızdan..
not 2: bahsi geçen şahsın robert pattinson ile uzaktan yakından ilgisi yoktur..konu gerek kişilik gerek özellik bakımından tamamen edward cullen üzerinde dönmektedir..

25 Ocak 2010 Pazartesi

braun iontec satin hair brush


daha önce birçok forum veya blogda bu konuda yorumlar okudunuz eminim..ama malumunuz blog yeni..bir kere de benden dinleyin bakalım :)

bu mucizevi tarağı ilk edindiğim zaman hiçbir beklentim yoktu..çünkü magazasındaki görevli bayan,saçlarımın bu tür bi alete ihtiyacı olmadığını,almamın gereksiz masraf olacagını söyledi durdu..ama merak öyle güçlü bir duygudur ki,içimi kapladı kapladı kocaman oldu ve sonunda patladı : merakıma yenik düşerek aldım..

almamdaki bir diğer dürtükleyici nokta ise şudur : fön çektirdim kuaförden çıkıyorum..bi arkadaşın doğumgününe gitmek üzereyim,acelem de var,daha onu hazırlamamız gerek..sevgili yengecim aradı ve "biz yoldayız,bi saate ordayız,hadi bize ıslama köfte yedir" dedi..canım benim..Matthew McConaughey'i reddederim seni reddedeceğime..ama..acelem..ee.. "tamam" dedim ve onlar gelene kadar çarşıda oyalandım mecburen..saçlarım uzundur bi de,koştururken geçtiler birbirlerine iyice :(

neyse..geldiler..yedik köftelerimizi afiyetle..çantasından bişi çıkarırken farkettim bu aleti..kaptığım gibi lavaboya koştum ve fönlü,parlak,canlı halinden eser kalmayan karmakarışık saçlarım üzerinde denedim..sonuç şaşırtıcıydı : YENİ FÖN ÇEKİLMİŞ GİBİ PARLAK VE CANLI SAÇLAR!!! fakat belirteyim ki,ürünün "düzleştirme" etkisi yok..eğer dalgalı saclara sahipseniz, saçınıza sürdükten sonra düz fön görüntüsü beklemeyin,büyük bir hayal kırıklığı olur ;) yani,sadece sağlıklı görünüm verme ve pürüzsüzleştirmeye yönelik bir ürün..

çalışma sistemi zaten artık az çok biliniyor ama kısaca bahsedeyim..pille çalışan bu ürün son derece rahat kullanılabilir ve taşınabilir özelliklere..çalıştırıldığı esnada titreşim sesine benzer bir ses yayıyor etrafa ve fırlattığı yüzlerce iyon sayesinde saçlarımızın nem oranı dengelenerek sağlıklı bir görünüm kazandırıyor..

fiyatı ise piyasada 75-99 TL arası değişmekte..

sevgiler..

24 Ocak 2010 Pazar

ateş ve su


Ateş bir gün suyu görmüş yüce dağların ardında sevdalanmış onun deli dalgalarına.. Hırçın hırçın kayalara vuruşuna.. Yüreğindeki duruluğuyla demiş ki suya: "Gel sevdalım ol,hayatıma anlam veren mucizem ol!.."

Su dayanamamış ateşin gözlerindeki sıcaklığa "al" demiş, "yüreğim sana armağan.."

Sarılmış ateşle su birbirlerine sıkıca, kopmamacasına..

Zamanla su, buhar olmaya; ateş, kül olmaya başlamış.Ya kendisi yok olacakmış, ya aşkı..Baştan alınlarına yazılmış olan kaderi de,yüreğindeki kederi de alıp gitmiş uzak diyarlara su...

Ateş kızmış,yakmış ormanları...Aramış suyu diyarlar boyu, günler boyu, geceler boyu.. Bir gün gelmiş, suya varmış yolu.. Bakmış o duru gözlerine suyun..
biraz kırgın, biraz hırçın.. Ve o an anlamış;aşkın bazen gitmek olduğunu.. Ama gitmenin yitirmek olmadığını..

Ateş durmuş, susmuş, sönmüş aşkıyla.

İşte o zamandan beridir ki; ateş sudan, su ateşten kaçar olmuş..Ateşin yüreğini sadece su, suyun yüreğini sadece ateş alır olmuş...


(alıntı fakat çok beğendiğim bir yazıdır)

23 Ocak 2010 Cumartesi

tarhanacı geldi hanıııımm :)


an geçmesin ki bana yazacak konu çıkmasın :)

bir önceki postumu tamamlayıp henüz göndermemiştim ki kapı çaldı..üst katta oturan amca..

birkaç gün önce yine bu saatlerde kapımı çalmış,benden bir ricada bulunmuştu..bir restorantta içtiği tarhana çorbasını o kadar begenmiş ki,nerden elde ettiklerini sormadan edememiş..internetten tarhanacı babayı bulabilir misin bana dediğinde,bunu bir yatır falan sandım..nerden bileyim gidip de internetten tarhana siparişi vermemi istediğini..şaşırdım ama peki dedim,geçtim bilgisayarımın başına..sağolsun google bu isteğimi geri çevirmedi ve beni bu adrese yönlendirdi..

girdim,inceledim..uşak'ta yapılan bu ev tarhanalarının fikir babası olan beyefendi "tarhana baba" lakabı ile anılırmış meger..nasıl bi şey ki bu tarhana taa oralardan istedi bu komşu amca,kendime de mi alsam diye düşünürken amca telefon etti "sen kendine alma,bize gelenden veririz,denersin" diye..canıma minnet..1 paket acılı,1 paket de acısız tarhana sipariş verdim pazartesi akşamı..bugün elimizdeydi..

amca sağolsun getirmiş iki çeşitten de..hangisinden yapsam ki diye düşünürken ikisinden de azar azar koyayım da ne acı olsun ne sade diyerek yaptım..fotoğraf makinem dün itibarı ile bozuldugu için bu nefis çorbamın fotografını ekleyemiyorum fakat gerçekten lezzetli..ha oralardan getirtmeye değer mi (üstelik 1 kg pakete 12,5 TL ödeyerek) orası hakkında yorum yapamayacağım,lezzet kavramı göreceli neticede..ama bana komşu teyzelerin,ninelerin yaptıgından pek de farklı gelmedi..

gelelim gönderim ve ödemesine..sitede online sipariş formunu doldurarak siparişimizi veriyoruz..ptt kargo ve normal kargo diye secenekler var..ne olur ne olmaz diyerek ben normal kargo'yu seçtim..kargo ücreti 4kg'a kadar alıcıya ait..4kg üstü gönderilerde tarhana baba elimizi cebimize attırmıyor sağolsun..

ödemesi ise daha bi garip..kredi kartı kullanılmıyor..paketi teslim aldıgımızda içinden havale,eft vs gönderim bilgileri çıkıyor..10 gün içinde de ücretini gönderiyoruz..insan vay be..güvene bak diyor elinde olmadan..

allah kötü niyetli tarhanaseverlerle karşılaştırmasın seni tarhana baba!

not : fotoğraf alıntıdır..

her şey 99 kuruş!!!


evet evet yanlış yazmadım..bu şirin konsept cafede ne yer ne içerseniz ürün başına sadece 99 kr ödüyorsunuz!!!

methini çok duydum,bugun de bir internet sitesinde yine reklamıyla karşılaşınca paylaşayım dedim..belki denemek isteyeniniz olabilir..


efendim,bu şirin cafe osmanbey'de ramada oteli'nin hemen altında bulunmakta..taksim'e giderken birkaç kez önünden geçmişliğim de vardır ama girip denemeye hiç fırsatım olmadı..giden arkadaşlarımdan ve de internette şöyle bir yaptıgım araştırmadan yola çıkarak sizlere çok hoş ve samimi bir mekan oldugunu söyleyebilirim rahatlıkla.. ürünler taze ve güzel,çalışanlar güler yüzlü, hesap kabarık değil..e daha ne isteyelim değil mi?! :))
mönüsü ise hayli zengin..sıkma portakal suyu, tatlılar, sandviçler, hamburgerler, meşrubatlar, kahveler, bardakta mısırlar...vb ne ararsanız var..

denemeye niyetlendim..
benden önce deneyen olursa aranızda,fikirlerinizi paylaşınız..sevinirim..
:)

22 Ocak 2010 Cuma

yağmayın yollarıma durun kar taneleri :)

sabah..daha doğrusu öğlen vakti çalan telefonumla uyanıp ayılmaya çalışırken aralık kalan perdeden bir de ne göreyim?! lapa lapa kar yağmıyor mu?!! yağıyor evet!! üzüleyim mi sevineyim mi bilemedim..sen dur dur okul tatilken yağ..olacak iş mi :(

üzüldüm ama insan kar'ı izlerken kalabalık içindeyken bile kendiyle başbaşa kalabiliyor..bu yüzden açtım perdelerimi sonuna kadar,aldım elime kağıt kalemimi,döktüm içimi..

...

kar,temizliktir,şifadır..etrafı mikroptan arındırıp steril yapan doğal temizleyicidir..

...

Bir gün kar yağar..çok yağar hem de..bir sızı hissedersiniz yüreğinizde..soğuktan üşümüş,kıpkırmızı olmuş burnunuzda kar kokusu..ve değdiği yeri yakan bir koku beraberinde..anıların kokusu..yüzlerce kişi arasındayken yalnızlığın vurgusu..anıların tozlu kokusu..

Kar yağar bir gün..her şey,her yer karla kaplanır..hortlayan anılar karla kuşatılır..yürümek zordur ya karda,işi zorlaştıran anıların çıkıntılarıdır aslında..bu yüzdendir bütün bozulmamış karları ezip geçme isteği..bu yüzdendir top haline getirip fırlatma isteği..

Sonra..günler sonra güneş açar..ezilerek bastırılan acılar,uzağa fırlatılan çıkıntılar son hızla yok olur..hüzün,sıcak bir kahveyle kaybolur..yollar,çatılar,ağaçlar,kalpler, tozunu toprağını kar suyuyla birlikte toprağa gönderir..

her şey artık tertemizdir..

kar..temizliktir..

tüm pisliklerden arınmak dileği ile..durmayın,yağın,arınana kadar yağın kar taneleri..

21 Ocak 2010 Perşembe

sapancaaaaaa


dün istanbul'dan arkadaşlarımız gelecekti..ne yapsak ki diye düşünürken,yazın sık sık uğradığımız fakat havalar soğuyunca boşladığımız bir yer geldi aklıma : sapanca..bu şirin ilçede,göl kenarında nefis restorantlar var..yaz olsun kış olsun manzara enfes..güzel havalarda kaçamak yapmak ister,nefes almaya ihtiyaç duyarsınız ya hani..öyle bir yer işte..dilerseniz ben çok konuşmayayım da fotoğraflar anlatsın size bahsettiğim güzellikleri..soldaki fotoğraf dün akşam gittiğimiz mekandan..diğeri de daha net olsun diye koyduğum gündüz manzara fotoğrafı..

hoşgeldim :)

uzun zamandır aklımdaydı bunu yapmak..

tatildeyim..işim gücüm yok..cips kola ve kitap üçlüm çok üzülecek onları bi süre boşladığım için ama eminim paylaştıklarımla övünecekler diyerek aldım klavyemi elime ve yazmaya başladım..

aklıma ne gelirse yazacağım..bunu yaparken de güzel Türkçe'mi en güzel şekilde kullanmaya çalışacağım :) her ne kadar tembel konuşma dili yazı dilimize hakim olmaya başlasa da,blogumu tüm bu "türkcheleshtirme" çabalarından uzak tutacağım..

evet..uzun lafın kısası..aranıza geldim..iyi ki geldim..hoşgeldim..

saygılar..

:))